HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ SAYI : 4
  19
 
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ
www.hantekdergisi.tr.gg              | SAYI 4 | 04.04.2009 |
 
 AYSEL GİT BAŞIMDAN (GÜLŞAHÇA ŞİİR TAHLİLİ)
 
Aysel kapıda aniden görünüvermişti Şairin yüreğine girdiği gibi. Sorgusuz,sualsiz… Sadece gözlerini şaire dikmiş,onun ağzından düşecek cümleleri kaçırmamak için dikkat kesilmişti.
 
 
                 ‘’ Aysel git başımdan ben sana göre değilim
                    Ölümüm birden olacak seziyorum.
                    Hem kötüyüm ,karanlığım biraz çirkinim’’
 
İnsanlar kendilerini aynalarından bile daha iyi tanırlarmış. Bu sözleri de önyargı değilmiş Şairin. Ölümden korkarmış herkes gibi. Beden ölürmüş de,ruhun ölmesi ya da esir olması en büyük ölümmüş. Esir olunca karanlıkta çirkin ve kötü gözükürmüş insan.
 Aysel kalem gibi uzun ellerini, şairin yüzünde gezdirmeye başlamıştı. Bu duygu şefkat miydi,aşk mıydı,acımak mıydı?... Bilinmez. Ama hissediyordu adını bile bilmediği duyguyu. Kaşlarını çatmıştı Şair bu durum karşısında.
 
 
                  ‘’Aysel git başımdan istemiyorum.’’
 Şaşkındı Aysel.
                ‘’Benim yağmurumda gezemezsin üşürsün.’’
Aysel’in saçlarındaydı elleri.
                   ‘’Dağıtır gecelerim sarışınlığını.’’
Oysa o istedi diye sarışındı Aysel’inin saçları. Siyah istese siyah olurdu…
 
                   ‘’Uykularımı uyusan nasıl korkarsın
                     Hiçbir dakikamı yaşamazsın.’’
 
Sevmek kadar kaybetmekten korkardı Şair. Sevmek başladı mı, bedeni aşka esir oldu mu kabuslar dolardı bedenine. Aysel dinliyordu sadece. Sessiz,sakin ve şaşkın.
 
                   ‘’Aysel git başımdan ben sana göre değilim
                      Benim için kirletme aydınlığını
                      Hem kötüyüm,karanlığım biraz çirkinim.’’
 
Şair olmayınca Aysel’in aydınlığı kararmaz mıydı sanki? Onsuz Aysel de o güzel Aysel olamazdı. Kötü,karamsar ve çirkin olurdu şairi gibi.
 
                     ‘’Islığımı denesen hemen düşürürsün
                       Gözlerim hızlandırır tenhalığını
                       Ya ölmek ustalığını kazanırsın
                        Ya da korku biriktirmek yetisini.’’
 
Kötü, karamsar olduğu kadar çözülemeyendi Şair. Sıradandan daha sıradandı kendine göre ama çözememişti Aysel. Onun hayatına giren onun gibi ölmeyi beceremez diye korkuyordu Şair. Ölümden çok korku dolardı içine. O doldukça karşıdakini doldururdu.
 
                    ‘’Acılarım iyice bol gelir sana
                      Sevincim bir türlü tutmaz sevincini.’’
 
Bu kadar çok muydu acıları? Ruhu zorlanıyorsa bıraksaydı bari birazını geçmişte. Unutma oyununu oynasa olmaz mıydı?
 
                   ‘’Aysel git başımdan ben sana göre değilim
                     Ümitsizliğimi olsun anlasana
                     Hem kötüyüm ,karanlığım biraz çirkinim.’’
 
Kaç sevda yıldırımları çarpmış ki onu ümit kalmamış artık yüreğinde. Kaç fırtınalar kopmuş ki artık mahvolmasın istiyor çok az kalmış yalnızlığının.
Anlamıyordu Aysel… Anlayamıyordu. Sevmek bu kadar zor muydu onun için? Sevmek bu kadar karanlık mıydı? Ümitsizlik mi doğuruyordu aşk? Anlamıyordu Aysel… Anlayamıyordu.
      Şefkatle baktı Şair:
     
                   ‘’Sevindiğim anda sen üzülürsün
                     Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
                     İçinden bir gemi kalkıp gitmemiş
                     Uzak yalnızlık limanlarına.’’
 
O kadar durgun, o kadar sakin bir hayatı vardı ki Aysel’in, Şairin sonbaharı bitirirdi onu. O kadar farklıydı ki hayatları sevinçleri bile buluşamazdı. Hiç ayrı düşmemiş Aysel’in yüreği kendinden. İncinirmiş düşerse!...
 
                   ‘’Aykırı yolcuyum dünya geniş
                      Büyük bir kulak çınlıyor içindeki
                      Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
 
Farklıydı yolları…Çağırıyordu ölüm ezan sesi gibi.Narin, güzel… Kocaman dünyada gereksiz yoldaydı Şair ama rahatsız etmek istemiyordu kimseyi kendi aykırılığında.
Kaşlarını çatmıştı Aysel.
 
                   ‘’Sakın başka bir şey getirme aklına
                     Ölümüm birden olacak seziyorum
                     Hem kötüyüm, karanlığım biraz çirkinim.’’
 
Gözleri yaşlarla dolmuştu Şairin. Ölüme mi ağlıyordu yoksa ölmek istemediğine mi bilinmez. Bırakıvermişti gözyaşlarını. Hem kim görecekti karanlığında onu.
 
 
                  ‘’Aysel git başımdan seni seviyorum’’
 
Hiç bir şey sormadı Aysel. Gidiyordu işte geldiği gibi. Sualsiz, sorgusuz…
 Şair yere düşürdüğü kafasını kaldırdı, buğulu gözlerini dikti Aysel’in ardından. Dudağı ‘’ git ‘’ demişti ama ‘’ gitme ‘’ diyordu yüreği. ‘’ GİTME ‘’ dedi ama çoktan yok olmuştu Aysel’in ufuktaki görüntüsü!
 
            GÜLŞAH ÇAMER   
 
Atilla İlhan’a Allah’tan rahmet diliyorum.
Sayfa Numaralarına Basıp Dergimizi İnceleyebilirsiniz.
01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
 
 

Anasayfa | Künye | Ürün Gönder |
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ @ 4 Ocak 2009 - HENDEK
[ Tüm hakları saklıdır]

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol