HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ SAYI : 4
  29
 
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ
www.hantekdergisi.tr.gg              | SAYI 4 | 04.04.2009 |
 
 
           Asıl Hayatı Mahvolan Benim/ Kurgusal Anı Denemeleri-3 

 
Arabaya binerken karmakarışık duygular içerisindeydim. En arkaya geçip uzandım… “Kimse yanıma gelmesin uyuyacağım.” dedim ve gözlerimi kapadım.
Akşam Aycan’ ın tavırlarını düşündükçe uykum kaçmıştı. Neden böyle davrandığını bir türlü çözemiyordum. Sabaha kadar sigara içip, dolaşıp durdum koridorda. O benim en yakın arkadaşımdı ve son günlerde neden böyle hırçın davrandığını bir türlü çözemiyordum.
Okula ilk geldiğim günü anımsadım. Kayıt işlemlerimizi yaptırırken aynı şehirden olduğumuzu fark etmiş ve birkaç kişi beraber dönmüştük. Gizem, Ahmet, Aycan, Emin,Sabri ve ben her okul tatili aynı arabaya bilet alırdık.Yolculuğumuz o kadar güzel geçerdi ki… Sonra okulda bu gruba Feza ve Aynur da katıldı. O günlerin en büyük şamatası Gizem ile Aycan arasındaki yakınlaşmayla dalga geçmemizdi. Gizem Aycan’ı o kadar çok seviyordu ki bizimle bile paylaşmak istemiyordu. Biz de bir süre onları baş başa bırakıp grupça zaman geçirdik. Ancak uzun sürmedi arkadaşlıkları.
Bir gün Gizem’i ağlarken gördüm. “O bir manyak, ondan nefret ediyorum “ diyordu. Ve onu teselli etmek için konuşmaya çalıştım. Zamanla bu konuşmalarımız bende aşka dönüştü. İlk zamanlar benimle olmaktan mutlu görünüyordu. Ancak bir süre sonra anladım ki beni sevmiyordu ve Aycan’a karşı bir silah olarak kullanılıyordum. Tüm bunları bile bile yine de ondan vazgeçemiyordum, aşktan öte bir tutkuydu benim için Gizem.
Bir gün beni terk etti. Bir süre sonra duydum ki Ümit ile nişanlanmış. Kendimi ihanete uğramış, kullanılmış ve zavallı hissettim. Dışarı çıkıp dolaşırken intihar etmeyi planladım ve o akşam yurda dönünce, herkes aşağıda otururken avucuma doldurduğum ilaçları içtim. Bu Aycan’la aramızı açtığın için….Bu sana sevdalanacak kadar salak olduğum için. Bu beni Aycan’a karşı kullandığın için… Bu ben ağlarken görmezden gelip attığın o şuh kahkahalar için… Gerisini hatırlamıyorum bile… Arkadaşlarım beni baygın bulup hastaneye kaldırmışlar. Midemi yıkayıp kurtarmışlardı beni o akşam ama bütün duygularım dumura uğramıştı o günden sonra. Yurttaki herkes duymuştu olanları ve ben çok utanıyordum.
 Bir süre sonra Aycan’ın sınıf arkadaşlarıyla tanıştım. Hazal, Mehmet, Mustafa, Emin, Ahmet, Olcay, Rahime ve ben aynı masada oturup şamata yapmaya başlamıştık. Hazal beni ne zaman tek başıma otururken görse yanıma gelirdi. Mutlaka bir oyun ya da çözümü zor mantık sorusu olurdu elinde. Saatlerce uğraşırdım o soruları çözmek için. Öğrenciliğimin en güzel günleriydi. Bana yaşadıklarımı unutturan en yakın dostlarım oldular, onları hiç unutmayacağım.
 Hatta 19 Mayıs’ta geziye gitmiştik. Orada öyle eğlenmiştik ki ben o yaşadığım acı günleri unuttum. O gezi bana ilaç gibi geldi. Çok acıkmıştık, köfte ekmek alıp yemeyi planlamıştık. Hazal, Aycan, Olcay, Ahmet, Emin ve ben bir masadaydık. Erkek olarak yemekleri bizim ısmarlamamız gerekir diye düşünüyorduk. Ancak hiç birimizin cebinde hesabı tek başına ödeyecek kadar para yoktu. Masaya oturduk, sipariş bile veremiyor birbirimize bakıyorduk. En sonunda Hazal dayanamadı “ Ya arkadaşlar yemekleri yiyeyim bulaşıkları kim yıkayacak diye kura çekeriz? ” Çok gülmüştük o an. Sonra hesap geldi ve kişi başına paylaşmayı teklif ettiklerinde çok şaşırdım. Çaresiz paylaşmıştık hesabı. Yaşamımda bu güne kadar tanıdığım kızlardan farklıydı Olcay ve Hazal. Kardeşlerim gibilerdi benim.
 Son dönemlerde Aycan çok durgunlaşmıştı. Gerçi bir araya geldiğimizde yine şaklabanlıklar yapıyordu ama sanki eski Aycan değildi.” Bana Gizem’den dolayı kızgın mısın? ” dediğimde “Keyfine bak, zaten onu ben istemedim o beni istemişti ve bitti.” demişti demesine de neden dün akşam bana “Sen benim hayatımı mahvediyorsun! ” dediğini anlayamadım. Gizemle olanlar bir hataydı belki ama ortada mahvolan bir hayat varsa o da benim hayatımdı. Hazal da eskisi gibi değildi, durgunlaşmıştı. Bizimle eskisi kadar beraber olmuyor ve ders çalışacağım bahanesiyle yatakhanede zaman geçiriyordu çoğu kez. Kimseye de bir şey anlatmazdı ki bu kız.
Araba durduğunda uyumuşum, Ahmet yanıma gelip beni uyandırdı. Aşağıya inip yemek yiyecektik. Hemen toparlandım, sabah da bir şey yememiştim ve çok açtım. Hep bir aşağıya indik. Aycanla Emin de arkamızdaydı. Kızların hep birlikte oturalım önerisine hayır diyemedik ve oturduk. Aycan da konuşmuyordu ben de.
Yemekler geldiğinde Aycan ayranı üstüne döktü.” Peçete ister misin? ” dedim. Durdu, teşekkür edip aldı. Ben yüzüne bakıyordum. Emin ile Ahmet araya girip bizi barıştırmaya çalıştılar ve yemek bittiğinde biz sorunumuzu halletmiş halde arabaya bindik. İki arkadaş söz verdik birbirimize hiç bir kız için dostluğumuzun bozulmasına izin vermeyecektik.
 Arabada Ahmet her zamanki gibi Müslüm Baba’dan şarkılar söylüyordu. Biraz ona takıldık ve uyuklamaya başladık. Aycan ise wolkmanini açmış, mırıldanıyordu: İf you go away diye.
Öğrenciliğimle ilgili çok anım olmamıştı geride kalan, çok da başarılı bir öğrenci değildim belki. Ama yaşadıklarımdan çok ders almıştım. En azından insan yaşamının her şeyden değerli olduğunu öğretmişti bana okulum ve okuldaki dostlarım… Arabamız Adana’ya doğru yaklaşırken yepyeni umutlarla, gerçek yaşama ayak basacaktık az sonra. Ve kararlıydım hiçbir şeyin, hiçbir olayın beni yıkmasına izin vermemeye ve geçmişime sünger çekmeye.
 Hatice Erdemir Kuzu
Kurgusal Anı Denemeleri
 İstanbul 
Sayfa Numaralarına Basıp Dergimizi İnceleyebilirsiniz.
01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
 
 

Anasayfa | Künye | Ürün Gönder |
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ @ 4 Ocak 2009 - HENDEK
[ Tüm hakları saklıdır]

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol